Enerji Verimliliği Paneli Düzenlendi

05 Nisan 2023 Çarşamba



Her yıl 10-16 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen Enerji Verimliliği Haftası’na dikkat çekmek amacıyla Üniversitemiz Çevre Koordinatörlüğü tarafından “Enerji Verimliliği” konulu panel düzenlendi.

İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salonda düzenlenen panele; Genel Sekreter İhsan Ağcan, Genel Sekreter Yardımcıları İsmail Temel ve Nihani Yıldırım, daire başkanları, birim yöneticileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan panelin açılış konuşmasını yapan Çevre Koordinatör Yardımcısı Leyla Selimoğlu, Enerji Yöneticisi görevlendirmekle yükümlü olan kamu binaları için 2023 hedefleri hakkında bilgi verdi.

Çevre Koordinatörlüğü’nün faaliyetlerini anlatan Selimoğlu, özetle “Çevre Koordinatörlüğü, 2021 yılında Üniversite Senatosu’ndan geçip Çevre Yönergesi’nin yayınlanmasıyla kurulmuştur. Bu kapsamda Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Öztürk Çevre Koordinatörü olmuştur. Kuruluşunun ardından farkındalık faaliyetlerimiz oldu. Karbon ayak izinin en aza indirilmesi, sıfır atık, iklim değişikliği gibi birçok alanda öğrencilerimizle bir araya geldik. Atıkların kaynağında ayrıştırılması ve toplanması zorunlu hale geldi. Atıklarımızı toplamaya ve verilerimizi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın evnvanter sitesine girdik. Süreçler devam ediyor.” diye konuştu.

Açılış konuşmasının ardından panele geçildi. Panel Başkanı Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Özyurt, “Enerji Verimliliği” konusunda sunum yaptı. Enerji verimliliğinin ne olduğunu anlatan Özyurt, “Günlük yaşantımızın her aşamasında enerji kaynaklarını kullanıyoruz ve enerji verimliliği bütün alanlarda önemli bir mevzu olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda ülke ekonomisine ve çevrenin korunmasına katkı sağlıyor. Enerji tüketimini yönetmek ve enerji verimliliği önlemlerini yürürlüğe koymak, ekonomik açıdan tasarruf sağlar. Binalarımızı daha konforlu, sağlıklı ve güvenli hale getirir.” dedi.

“Enerji Verimliliği ve Enerji Tasarrufu Birbiriyle Örtüşen İki Kavramdır.”

Enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin ne olduğunu açıklayarak konuşmasını sürdüren Prof. Dr. Özyurt, özetle “Aslında birbiriyle örtüşen, birbirlerini tamamlayıcı bir boyutu var. Enerji verimliliği, kullanılan ekipman ve makinelere odaklanıyor. İnsanların davranışlarına odaklanan ise, tasarruftur. Örneğin evlerimizde klasik ampülleri led ampüllerle değiştirmemiz, bir enerji verimliliği tedbiridir. Ama ışıkları açmak yerine pencerelerden gün ışığını almak ve elektrik tüketmemek ise bir tasarruf tedbiridir.” diye konuştu.

“Ülkemiz Enerji Bağımlı Bir Ülkedir.”

“Ülkemizdeki genel enerji durumu nedir?” sorusunu cevaplayan Prof. Dr. Özyurt, özetle şunları kaydetti:

“1990 ile 2020 yılları arasında ülkemizdeki sektörel bazlı enerji tüketimini kapsayan grafiğe baktığımızda, tüketimin giderek arttığını görüyoruz. Nüfusun ve sanayileşmenin artışıyla üretime yönelik hamleler, bunların getirdiği risk ve alınması gereken tedbirleri yani enerji verimliliğinin önemini gösteren bir grafik bu. 3 önemli alanda yani ticari ve kamu alanlarında, ev ve diğer binalarda ve sanayide enerji tüketimimizin arttığını görüyoruz.Burada yine ülkemizdeki enerji üretimini yakıt bazında gösteriyor bizlere. Enerji üretimimizin ülkemizin ihtiyaçlarını tamamen karşılamadığını biliyoruz. Dolayısıyla ülkemiz, enerji bağımlı bir ülkedir; enerji ithal eden bir ülkedir. Enerjinin yüzde 75’ini dışarıdan almak durumundayız. Bugüne kadar doğalgaz ithalatımızın ülkemizdeki ihtiyaç için oranı yüzde 98, yüzde 99’a yakın bir değer. Umuyoruz ki Mart ayında Karadeniz’de çıkarılan doğalgazın dağıtımıyla beraber yüzde 25 daha bu orana kazanım sağlayacağını bekliyoruz. Bütün bu değerlendirme ışığında görüldüğü üzere, konutlar, devlet kurumları ve ticari alanlarda enerji tüketimi, sanayinin bütün enerji tüketimi ile eş değer düzeydedir. Bu da bizlere enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda yapmamız gerekenlerin önemini ifade ediyor.”

“Enerji Verimliliği Planları Sonucunda, 372 Milyon Dolar Tasarruf Edildi.”

Enerji yönetiminin sağladıkları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Özyurt, “Bunun üç hedefi var: Kaynakların ve iklimin korunması ve maliyet tasarrufu. Bakanlığımızın başlattığı 2017-2023 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı, bina ve hizmetler, enerji, ulaştırma, sanayi ve teknoloji, tarım ve yatay konular olmak üzere toplam 6 kategorik başlık üzerinde eylem planlarını kapsıyor. Sloganımız, ‘Verimli Enerji, Güçlü Türkiye’. 2023 yılı hedefimiz şuydu: Birincil enerji tüketiminin yüzde 14 azaltılması. 2021 yılındaki çalışmalar ile birtakım hedeflere ulaşılmış olduğunu görüyoruz. Bu enerji verimliliği planları sonucunda, 372 milyon dolar tasarruf edildi. 15,61 milyon ton karbondioksit emisyonu azaltıldı. 11 bin 948 ilave yeşil istihdam sağlanmış oldu.” diye konuştu.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlhan Sağsen ise “Enerji Güvenliği” konusunda sunum yaptı. Enerjinin insan ihtiyaçları için doğal bir kaynak ve uluslararası stratejik bir meta olduğuna vurgu yapan Sağsen, enerji verimliliğinin sürdürülebilir bir dünya için önemli olduğunu söyledi.

“Enerji Aynı Zamanda Dış Politika Meselesidir.”

Enerjinin ne olduğunu anlamak için bazı iç içe geçmiş unsurlarına değinmek gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Sağsen, özetle şunları anlattı:

“Bunlardan ilki enerjini kıt olması. Aslında bütün meseleyi yaratan da enerjinin tükenebilir bir kaynak olması. Bizim kullanım hızımıza oranla enerjinin kendini yenileme oranı arasında fark olması. Bu kıt kaynağı daha fazla baskılıyoruz aslında. Nasıl yapıyoruz bunu? Örneğin nüfusla yapıyoruz. 1850 yılında dünya nüfusu 500 milyonken, bugün 8 milyara dayandı ki aynı su kaynakları, aynı doğal kaynaklar ve enerji kaynaklarından bahsediyoruz. Artan ihtiyaçlarımız, yüksek yaşam standartlarını koruma isteği, tüketime dayalı seçtiğimiz ekonomik model, enerji ve su kaynaklarını olumsuz etkiliyor. Enerjinin ikinci unsuru asimetrik olması yani her yerde bulunmaması. Bu iki unsur, enerjinin bulunduğu coğrafyaların jeopolitik öneminin artmasına yol açıyor. Yani enerji jeopolitik merkezleri oluşuyor. Mesela Ortadoğu, Kafkaslar, Arktik bölgesi, Venezuella, Kuzey Afrika gibi… Dikkat ederseniz bunların çoğu da istikrarsız bölgeler. Bir diğeri güvenlik boyutu. Güvenlik boyutunu da ikiye ayırıyoruz. Ulusal güvenlik boyutu ve enerji güvenliği boyutu. Enerji kaynağına sahip olmanız her zaman refah getirmiyor. Enerji aynı zamanda bir dış politika meselesidir. Bunu da enerjinin bir başka unsuru olarak söyleyebiliriz.”

“Enerji Güvenliği Kavramının Tanımı Genişledi.”

İster gelişmiş ister az gelişmiş bir ülke olsun, bütün ülkelerin asgari bir enerji ihtiyacı olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Sağsen, “Dolayısıyla enerjiye ihtiyaç duyulması nedeniyle enerji güvenliği kavramı son derece önemli bir noktaya geliyor. Enerji güvenliğinin temeli, arz güvenliğidir. Devletler enerjiye sürekli, kesintisiz ve en makul fiyattan ulaşmak ister. Bugün, Soğuk Savaşın bitimiyle güvenlik tanımlamalarının yeniden yapılması, yeni tehditlerin ortaya çıkması, iklim değişikliğinin ortaya çıkması, enerji güvenliği kavramının tanımını da genişletti.” dedi.

“Bireysel Olarak Bilinçlenmemiz, Enerji Güvenliğinde Ülkemizin Elini Güçlendirir.”

Enerji güvenliğini tehdit eden unsurları sıralayan Sağsen, özetle “Türkiye’de dahil olmak üzere enerjide dışa bağımlı olan ve enerji güvenliğini sağlamaya çalışan ülkeler, enerji verimliliğini ve enerji güvenliğini çok önemsemeli. Bu ülkeler, enerji güvenliğini sağlamak için kısıtlı bir araca ve imkanlara sahip. Bireysel olarak da bilinçlenmemiz, ülkemizin elini bu noktada güçlendirecek. Cari açığın azalması, enerjide bağımlılığın azalması bizim eylemlerimiz, tasarrufumuz ve verimlilikle mümkün olabilir. Mesela savaşlar tehdit ediyor enerji güvenliğini. Devletlerin enerjiyi dış politika aracı olarak kullanması yine bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Enerjide dışa bağımlılık, bir güvenlik ve dış politika meselesidir. Yani sadece bir ekonomi meselesi değildir. Çünkü siz bir aktöre ne kadar bağımlı olursanız, sizin dış politikadaki davranış alanınız o kadar daralır.” ifadelerini kullandı.

“Enerji Kaynaklarını Çeşitlendirmek Önemli.”

Neler yapabileceğimizi de ayrıntılarıyla açıklayan Dr. Öğr. Üyesi Sağsen, özetle şöyle dedi:

“Enerji kaynakları az olan, ithalata bağımlı ülkeler ki bunlar Çin,  Avrupa Birliği, Türkiye…Örneğin ülkemiz yüzde 99 oranında doğalgazı dışarıdan alıyor; yüzde 92 oranında da petrol alıyor. Kömür ve benzerinde de aynı durum söz konusu. Çünkü enerjiye ihtiyacımız var. Umuyorum ki Karadeniz’de başlayan ve kendi gemilerimizle ve teçhizatlarımızla yaptığımız aramalar sonuç verir ve enerji güvenliğimize katkı sağlar. Bu ülkeler neler yapabilir? İlki çeşitlendirmedir. Enerjiyi aldığınız ülkeleri ve enerjide kullandığınız kaynakları çeşitlendirebilirsiniz. Ne kadar fazla ülkeden ne kadar fazla kaynak kullanırsak, bir kriz anında enerji kesintisi olması durumunda bize minimum zarar verecektir. Ama bir aktöre yüzde 50-60 bağımlı olursanız, bu durum önemli bir sorun oluşturur. İkincisi depolama, Türkiye bu konuda oldukça iyi durumda. Tuz Gölü’nde, İzmir’de, Trakya’da enerji depolama tesisleri var. Tabii ki depolar bir ülkenin yıllık enerji tüketimini karşılayamaz ama kriz dönemlerinde en az hasarla atlatmak için kullanılır. Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük depolarına sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tasarruf ve verimlilik diğer yapılabilecek uygulamalar. Tüketimi ne kadar azaltabilirsek cari açığı o kadar düşürebiliriz ve enerji güvenliğini sağlarız. Alt yapı modernizasyonu da çok önemli.”

 “Kampüs Aydınlatmasında Yüzde 40’lık Tasarruf Sağladık.”

Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı Enerji Yöneticisi Haluk Yıldız ise, üniversitemizdeki enerji verimliliği ve enerji tasarrufuna ilişkin yapılan çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Mevcut binalar, yeni binalar ve yapılması planlanan binalar olmak üzere 3 başlık altında yapılan çalışmaları anlatan Yıldız, “Eski teknoloji kullanılan ve yüksek elektrik tüketen binalarımızda yeni nesil led aydınlatma ile dönüşümü gerçekleştirdik. Üniversitemizin dış aydınlatma dediğimiz kampüs aydınlatması, uzun yıllardır problemli bir alt yapıya sahipti. Ürünlerimiz eskiydi, tüketimleri çok yüksekti ve artık bu ürünler üretimden kalktığı için hem yedek parça bulmakta zorluk çekiyorduk hem de bütün bunlar çok maliyetli oluyordu. Parçaların kullanım ömrü azdı. Dolayısıyla hem verimlilik hem yedek parça açısından bu değişim gerekliydi. 2021 yılında alt yapı ihalesi kapsamında bunları değiştirmiş olduk. Normalde 150 Watt’lık, bazı kayıpları 160-170’leri bulan yüksek basınçlı, sodyum buharlı armatürler yerine 100 Watt’lık yeni nesil led armatürler takarak, yaklaşık yüzde 40’lık tasarruf sağladık. Eski sistemde güncel fiyatlar üzerinden yaklaşık olarak 128 bin kWh bir tüketimimiz vardı. Bunun yaklaşık enerji bedeli yıllık 450 bin TL’ydi. Yeni yapılan değişimle birlikte, yıllık enerji tüketimimizi 80 bin kWh kadar düşürdük. Bunun yıllık enerji bedeli de 280 bin TL kadar düşmüş oldu. Yani ilk yatırım bedelimizi, yaklaşık 21 ayda bugünkü enerji fiyatları üzerinden karşılamış olduk. BESYO spor salonunda da 40 adet 150 Watt’lık led kullanarak yüzde 60’lık bir tasarruf sağladık. Yaklaşık 70 bin TL’lik maliyetimiz oldu. Buradaki tasarruf miktarımız ise, yıllık 168 bin TL gibi bir fatura bedeli çıkarken, 63 bin TL’lik faturaya düşmüş oldu.  8 ay gibi kısa bir sürede, yapmış olduğumuz bu yatırımın geri dönüşünü alma imkanımız var.”

Haluk Yıldız, üniversitemizde yapılması planlanan Güneş Enerji Sistemleri hakkında da ayrıntılı bilgi verdi.

Soru cevap bölümünün ardından Prof. Dr. Ömer Özyurt, Dr. Öğr. Üyesi İlhan Sağsen ve Haluk Yıldız’a Genel Sekreter İhsan Ağcan tarafından teşekkür plaketi verildi. Panel, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.